Bakışlarındaki soğuk duman boğuyordu rüzgarlı denizleri kılcını kınından çıkarmadan.Bir saniye daha yaşasaydım diye solup giden ruhlar.Ağaçlar küsmüş hepsi ilkbahar ortasında yaprak dökmüş.Bedenler çürümeye yüz tutmuş sevgi ve ailelerin yerini kin ve cesetler almış.Sağ kalmayı başaranlar köyden uzaklaşıyor,ömürlerini bir gün daha uzatmanın verdiği haz ve ailelerini kaybetmenin verdiği hüzünle.Bir ninjanın günlüğündeki şu sözler hayat buldu bir grup köylünün dudaklarında.
''Kaburgalarımdaki acı dayanılmaz hale geldi.Dayanmak istiyorum fakat dayanamıyorum.İnsanın aklına gelmiyor ölümü tercih etmek ama ölmek istiyorum.''Ayçiçeği rengindeki sayfalardan;buğulandı gözler büzüldü dudaklar kimisi hıçkırmaya başladı eksik bir acı içinde.
Nefret sanki havayı olması gerekenden çok önce karartmıştı sanki dünya bitirmek istiyordu günü görmek istemiyordu bu vahşeti gün yüzüyle.Ama ölüm kan istiyenin yanında geliyordu.Katil yüzlerce kişiyi bir gecede öldürmüştü.Acı görmek istiyordu karşısına bir köylü çıktı kırık tırpanı ile pek birşey yapamayacağını bilsede karşı çıktı bu adama;Umutsuzca saldırdı Katil acımadı kılıcını çekti ve tırpanın altından geçip gencin karnından bağırsaklarına doğru kılıcını sapladı genç inanılmayacak şekilde ölmeye karşı gelmişti.Katil sırıttı,Bağırsakları delip geçmiş kılcını yukarı doğru usulca kaldırdıFışkıran kan heryerde kan gölleri oluşmasına sebep olmuştu.Elindeki kılıcı ters çevirdi kör tarafı yukarı bakıyordu artık,kör tarafı ile kaburgalara doğru kaldrdı kılıcı.Genç adam için dünya yabanı bir ev gibiydi ölüceğini anlamıştı ve sessiz bir çığlık attı.Gencin takati kalmadığında kılıç yön değiştirip mideye saplandı.Midedeki bütün asit eti kavurmuş yok etmişti.Genç bu maddi dünyadan ayrılmak üzereydi.Acıyı arzulayan gözler tatmin olmuş görünüyordu.Kılıcı kaburgaları kırarak çıkarttı ve gencin nefes borusuna kılcın ucu ile bir delik açtı adam kendi kanında boğularak ölmüştü.