Morimitsu Matsushita Konoha Jounin
Mesaj Sayısı : 159 Kayıt tarihi : 30/11/09
| Konu: Morimitsu Matsushita Ptsi Kas. 30, 2009 7:22 pm | |
| Karakter Bilgileri:İsim: Morimitsu Matsushita Yaş: 21 Cinsiyet: Erkek Clan: Morimitsu Dış Görünüşü:Sarı dalgalı saçları ve mavi gözleri vardır. Çekici bir yüzü ile karın ve kol bölgelerindeki kasları onu gayet tamamlar. Genellikle alın koruyucusunu kafasının biraz üstüne veya omzuna takar. Kıyafeti ise genel Jounin kıyafetinden biraz farklıdır. Karakteri:Cana yakınlığı ve sempatikliği ile tanınır. Ayrıca karşı tarafı etkilemede üstüne yoktur. Buyüzden hep popüler biri olmuştur. Hernekadar böyle eğlenceli bir kişi olsa bile ciddi konularda ise son derece ciddi ve hassastır. Sinirlendiği zaman ise bir yere kadar belli etmemeye çalışır. Eğer gerçekten sinirlenirse ise bunu çok açık bir biçimde karşısındakine belli eder Clan Bilgileri:Clan Adı: Morimitsu Kekkei Genkai:[Bunu daha sonra yazacağım] Clan Sembolü:[Bunu daha sonra yazacağım] Clan Geçmişi:[Bunu daha sonra yazacağım] Not: Bunları klan yaratma sayfasına yazıp onaylanınca buraya geçeceğim. Rütbe Bilgileri:Rütbe: Jounin Köy: Konoha Yetenek Bilgileri:Özel Yetenek: Mühür Hızı. Mühürleri çok seri bir biçimde yapar. Buyüzden jutsuları çok kısa sürede yapabilmektedirler. Normal bir ninjadan çok daha hızlı bir biçimde mühür yapar. Bu kendine has bir özelliktir çalışılarak böyle hızlı olunamaz Element Yatkınlığı: Raiton 2. Element Yatkınlığı: Suiton Özel Karakteristik Yetenekleri:Alt özel yeteneği ise kılıç ustalığıdır. Kılıç ve kılıç gibi silahları çok seri bir şekilde kullanabilir. Normal bir şekilde (tek turn) saldırırkenkinden daha seri bir biçimde saldırabilir Jutsular:Baku Suishouha Bunsin Bakuha Daibakufa no Jutsu Goshokozume Hiraishin no Jutsu Ikadzuchi no UtangeMeisai Gakure no Jutsu Mizuame Nabara Mizukiri no Yaiba Mizu no Muchi Raiton Kage Bunsin no Jutsu Suikoudan no Jutsu Suiro no Jutsu Suiryuudan no Jutsu Matsushita's Lightning Phoenix Technique Kirigakure no JutsuKirinTeknik Stilleri:İsmi: Suigida Rendan Türü: Taijutsu / Ninjutsu Seviyesi: A / S Element: Suiton Taijutsu Açıklama: Aslında bir dövüş stilidir. Bedeni bir süreliğinde suya dönüştürür. Buyüzden bedenini büyütebilir, küçültebilir, şeklini değiştirebilir. Su formundda iken ise rakibe saldırılır Silahlar:İsim: Akinota Görünümü: - Spoiler:
Bu resimdeki eleman ben değilim item öyle sadece xD Seviyesi: A / S Özel Güçleri: 1. Özel Güç: Kişi ile bağlantılıdır. Başka bir kişi bu silahı eline alırsa tuzak devreye girer. Silah uzaktan (belli bir uzaklıktan) kontrol edilebilir. 2. Özel güç: Silah şekli ve boyutu değişebilir. İstenilirse resimdeki gibi büyütülür istenilirse bir hançer boyutuna bile getirilebilir. Ayrıca kişi kendi çakrasını ona yüklediği taktirde herşeyi kesebilir) Kökeni: Silah Morimitsu ailesi tarafından yaptırıldı. Gelenek şeklinde Morimitsunun o anki liderlerine verilirdi. Ama babasının onun başarısından dolayı kendisine vermiştir Özgeçmiş ve Rp Örneği:Özgeçmiş: Konoha... Vatanıa çok bağlı bir ninja olarak doğmuştu. Ozamanlar kiri ile savaş yoktu. Ozamanlarda belkide akatsuki bile yoktu. Mutlu bir dönem hakimdi. Konoho çok fazla görev alan bir köy alarak yaşamını sürdürüyordu. İşte ozamanlar doğup büyümüştü Matsushita. Akademiye yazılmaya başladığı ilk günden itibaren çok iyi anlaşmıştı onlarla. Kısaca kendisine Matsu denmeye orda başlamıştı ve bu kısa ismini kendisi dahi benimsemişti. Akademiye çok çalışıyordu. Aslında bunun amacı Morimitsu ailesinin kendi arasındaki güç kavgasıydı. Morimitsu üyeleri hep birbirleriyle yarışır dururdu. Buyüzden büyük bir güç katetmişlerdi. Ailenin chuunin'i jouninle dahi yarışırdı. Gerisini siz düşünün... Ayrıca Matsu'nun babası o anki liderdi. Buyüzden kardeşlerini geçmesi gerekiyordu. 3 Kardeşten en küçüğü idi. En büyük kardeşi anbuda, öteki kardeşi ise jounindi. Buyüzden onları geçmek için çok çalışıyor, akademiyi bitirmek için kendini zorluyordu. Akademiyi bitirdiği gün ise öyle mutluydu ki ! O gün içerisinde takımlarda belli olmuştu. Kendileri Takım 3'tü. Jouninleri raiton ve suitonda çok başarılı, çok sert birisiydi. Ama kendisine kanı hemen ısınmıştı. Çünkü elementlere yatkınlık olarakta, kişilik olarakta kendisine benzemekteydi. Takım 3'ün diğer üyelerinde ise genjutsu kullanan bir kız ve taijutsuda yoğunlaşmış bir çocuk vardı... İşte böyle bir takımla görevden göreve koşuyorlar, biryandan yeni jutsu ve teknikler öğrenirken bir yandanda büyüyorlardı. Ve o anki chuunin sınavı geldi çattı. Hocaları kendilerine dahi sormadan isimlerini yazdırmıştı. Ve hemen ardından kendilerine bu sınavı bildirdi. İşte bu sınıva girebilmek bile ailede büyük bir onurdu. Bu onura layık olarak kişiye bir takım hediyeler verirlerdi. Babası kendisine Akinota adlı bir kılıç verdi. Aslında bir gelenek olsa bile babası kendisindeki başarıdan dolayı bu kılıcı ona devretmiştir. Bu kılıcın gücü kullanıcıysa orantılı olduğundan kendisi güçlenirken kılıçta güçlenmeye başlamıştı. Abileri ise ona yeni yeni jutsular öğretmişti. Kuzenleri ona silah kullanmanın temellerini, amcası ise ona taijutsu dersi vermeye başlamıştı... Böyle bir hayat sürerek chuunin sınavının yazılı ilk bölümünü geçti. İkinci bölümde ise klasik bir hayatta kalma savaşı vardı. Kendileri çok hızlı bir biçimde ulaşmış ve rekoru birkaç saat ile kaçırmışlardır. Finalde ise grup üyelerinden birtek Morimitsu finala kalmıştır. Son savaşta karşısına Kiri köyünden bir ninja gelmiştir. Ninja çok iyi bir biçimde daton elementini kullanırak savaşıyordu. Az kalsın Matsu yenilirken yeni öğrendiği ama daha yapamadığı tekniği yaptı 'Chidori' görenleri hayran edecek bu jutsusu ile rakibini yenmiş ve halkı gözünde kendisini kahraman yapmıştır. Chuunin olmasından birkaç yıl sonra ise Jounin sınavı gerçekleşmiş, kendisi bu sınavı geçerek ilk defa jouninliğe adım atmıştır... [Jounin sınavının nasıl olduğu bilinmediğinden ayrıntıya girmedim] Rp Örneği: - Spoiler:
İnsanın vücuduna soğuk gibi işleyen korku, karşı konulmaz olabiliyordu böyle durumlarda. Boynundaki haç bu kez onu korumamıştı, tam tersine çıplak göğsüne yapışmış ve acı yükleyen bir hal almıştı. Sertçe yutkunarak susuzluğu ilk defa bu kadar derinden hissetti. Birkaç metre yükseklikten aşağıya atılmış olmalıydı ya da kendisi atlamıştı. Bilemiyordu, tek hatırladığı vampirler tarafından kovalandığıydı. Pis kanı bozuklar! Safkanın kokusu onları cezp etmiş olmalıydı. Vampirleri sevmezdi, çirkin yaratıklardı ona göre. Nefesleri iğrenç kokardı kanları hayvan kanıyla karışıktı. Karşı konulmaz derecede saldırganlardı, hele de onlardan birinin kız kardeşiyle ilişkiniz olmuşsa. Kevın’ın hatası buydu işte, Megan’ın abisi vampirdi. Çorap değiştirir gibi sevgili değiştiren Kevın’a da pek faydası dokunmamıştı onun vampir oluşu. Vücudunun her bir zerresinin ağrısı biraz daha geçince sendeleyerek ayağa kalktı. Kolu kanıyordu, lanet olası bir cam parçası girmişti. Dişlerini sıkarak cam parçasını tuttu ve haykırışıyla birlikte kanlar içinde kalmış olan cam parçası yere düştü. Kanamayı durdurabilmesi için koluna bir şeyler sarmalıydı ama pek imkanı yoktu. Üstünde bir tişörtü bile yoktu, geri dönüp de giysilerini alması saçmalık olurdu. Ölüm fermanını kendi elleriyle asmış olurdu. En iyisi biraz daha dayanıp yoluna devam etmekti. Devrilecek gibi yürüyordu, pes etmenin zamanı değildi. Ancak ne kadar yürürse yürüsün sanki sonsuza kadar duvar olan bir yoldaydı. Ne bir bar ne de bir ev vardı. Daha fazla dayanması mümkün değildi, susamıştı da. Yere devrildi, kulaklarında ahenkli bir ses çınlarken yere devrildi. Öldüğüne emin olmuşken bir hırıltı duydu ve cennete gittiğine dair tüm düşüncelerini anında unuttu. Bir insanın böyle hırlaması imkansızdı, gözlerini hafifçe aralayınca da karşısındakinin zaten insan olmadığını anladı. Bir kurt ona neredeyse bir nefes uzaklığındaydı. Korkuyordu, yine korkuyordu. Kanayan kolunu bırakıp boynundaki haçı tuttu. İçinden bir sürü söz verdi, hatta buradan kurtulursa Megan’a geri dönebileceğini bile söyledi. Kurt ona daha da yaklaştı ve mavi gözleriyle Kevın’ın mavi gözlerini delip geçerek hırıldamaya devam etti. Kulakları sağır edici bir çığlıkla gözlerini yumdu, Kevın; gözlerini açması da neredeyse aynı anda oldu. Korkunç bir rüyaydı işte, hala Megan’ın yanındaydı. Terlemişti ve kalbi hızla adem elmasında atıyordu. Bir süre daha sessizce yattıktan sonra Megan’ı uyandırmadan yataktan kalktı. Elini yüzünü yıkadıktan sonra aynada kendine baktı; gözlerinin altı kararmıştı sanki, oldukça beyaz olan teninde bu çok göze batıyordu. Gözlerinden mavi bir endişe okunuyordu. Çoğunlukla sevimli bir şekilde gülen yüzü asıktı, buna katlanamazdı. Kendi kendine gülümsemeye çalıştı ve tekrar Megan’ın yanına döndü. Onu uyandırmadan gitmeliydi, olabildiğince uzağa gitmeliydi, tabi eğer rüyasının gerçekleşmesini istemiyorsa. Megan’ı da tıpkı diğer kadınları sevdiği gibi seviyordu; o güzeldi, Kevın’ın kahrını çekebiliyordu ama terk edilmeyi kabullenebileceğini pek sanmıyordu.
Üstünü giyindikten sonra ses çıkarmamaya çalışarak dolaptan sırt çantasını aldı ve dikkatli bir şekilde kapıyı açıp dışarı çıktı. Sessizlik Kuyusu’na her zamanki boğuk hava hakimdi. Sessizlik bir yandan, soğuk bir yandan, kaymak birası kokusu bir yandan… Bu Kevın'ın hoşuna gidiyordu. Biranın kokusunu içine çekerek merdivenleri indi. Her bir basamak gözünde büyüyordu. Arkasında bıraktığı kişi sıradan biri değildi, sevdiği kadındı, vampir bir ailenin kızıydı. Fakat şimdi canının derdindeydi, yine de kendini affetmesi ve affettirmesi gerekiyordu. Başka türlü rahatlayamayacak gibiydi. Kendini ait hissettiği yere gitmeliydi, kiliseye. Muggleların olmadığına emin olduğu bir yerde, Sessizlik Kuyusu’nun bahçesinde her zaman gittiği kiliseye cisimlendi. Kevın’ın ömrünün büyük bir kısmı burada geçmişti. Zaten rahibeler tarafından büyütülmüştü gittiği muggle yurdunda. Hogwarts’a başlayınca da bir süre ait olduğu yerden uzak kalmak zorunda kalmıştı. Uzun zaman olmuştu, derin bir iç geçirdi. Etrafında kimsenin olmamasına şükrediyordu, rahatça dua edebilirdi. Dua etmekten ziyade, genelde konuşurdu. İçini dökerdi, biliyordu, orada bir yerlerde onu anlayan bir şeyler vardı. “Uzun zaman oldu, ben yine aynı benim ama. Belki de karakterimde ufak tefek değişiklikler olmuş olabilir. Her zamanki gibi yardım istemeye geldim. Beni bir tek siz anlarsınız. Çaresiz durumdayım, onu bırakmak istemedim ama… Neyse, sizden yardım istiyorum. Bu çıkmazdan kurtulmama yardımcı olun. Ölmeyi veya birilerini öldürmeyi istemiyorum. Lütfen, bana yardımcı olun.” Tam kalkıp gidecekken Megan’ın da birkaç sıra ileride yaşlı gözlerle oturduğunu fark etti. Megan yavaşça ayağa kalktı ve ayağa kalkışının aksine, ondan beklenmeyecek bir hızla asasını çekti. Kevın kapanasıkışmıştı. Baba ve oğlun önünde asa çekip Megan’la mücadele edemezdi, yapmazdı bunu. “Megan beni dinlemek zorundasın. Ne yapmaya çalışacaksan başka bir yerde yapmaya çalışır mısın, lütfen?” Ah evet Kevın, kız da senin düşüncelerini umursuyordu çünkü! Megan ısrarla Kevın’a bakmaya devam etti. Kevın sertçe yutkunup ona yalvarırcasına baktı. Şimdi ölemezdi, henüz on dokuz yaşındaydı. Eğer Megan asasını indirmezse öleceğinden emindi, o kararlı kızdı, aklına koyduğunu yapardı. Kevın gözlerini Megan’dan ayırıp son kez ömrünün çoğunluğunu geçirdiği kiliseye baktı. Zihninde çocukluğu canlandı: “Rahibe Gabriella, sence bir gün ben de rahip olabilecek miyim?” Lisa onunla en çok vakit geçiren rahibeydi. “Elbette Kevın, büyüyüp kocaman adam olacaksın ve yaşlanıp buruş buruş bir huysuz olana kadar da insanlara yardım edeceksin.” Kevın’ın büyücü olduğunu bir tek o bilirdi, Kevın’in kendisi bile bilmezken. Bu yüzden çocukça hayallerine güler geçerdi Rahibe Lisa. Kevın buruk bir gülümsemeyle gözlerini yumdu ve yanaklarından aşağıya iki damla yaş süzüldü. Buruş buruş bir huysuz olamayabilirdi, insanlara yardımcı olamadan –ki özellikle de kendine bile yardımcı olamadan- ölebilirdi. Gözlerini açıp tekrar Megan’a döndü. Fakat gördüğü tek şey yeşil bir ışık huzmesi oldu. Göğsüne sert bir şey çarpmış gibi oldu ve kas katı bedeni anında yere devrildi. Hissizliğin içinde uçuyor gibiydi. Acıya, soğuğa ve ışığa sırtını dönmüştü sanki. Hissedemiyordu, sonsuz bir uykudaydı… [Daha önce yaptığım bir rpydi bu.]
En son Morimitsu Matsushita tarafından Cuma Ara. 04, 2009 6:52 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi | |
|
Hyuuga Aris Konoha Genin
Mesaj Sayısı : 223 Kayıt tarihi : 30/11/09
| Konu: Geri: Morimitsu Matsushita Ptsi Kas. 30, 2009 8:19 pm | |
| İkinci elemente izin veremem ancak Onay.Ve lütfen bilmediğiniz jutsuları çok hızlı mühür açıyorum diye kullanmaya çalışmayın | |
|
Morimitsu Matsushita Konoha Jounin
Mesaj Sayısı : 159 Kayıt tarihi : 30/11/09
| Konu: Geri: Morimitsu Matsushita Ptsi Kas. 30, 2009 8:47 pm | |
| İkinci elemente Kasai izin verdi bana. Çünkü Jouninler en fazla 3 element kullanabiliyor. Ben 2. element varmı dedim oda var demişti (Jouninler için) Ayrıca mühür olayı sadece iyi öğrenilenlerde. Yeni öğrenilenlerde öyle bir olay yok ;) | |
|
Hyuuga Aris Konoha Genin
Mesaj Sayısı : 223 Kayıt tarihi : 30/11/09
| Konu: Geri: Morimitsu Matsushita Ptsi Kas. 30, 2009 8:48 pm | |
| | |
|
Uchiha Kasai Konoha Genin
Mesaj Sayısı : 179 Köy : Konoha Clan : Uchiha Rütbe : Genin Kayıt tarihi : 18/01/09
| Konu: Geri: Morimitsu Matsushita Ptsi Kas. 30, 2009 8:51 pm | |
| Mühür olayını iyi düşünmüşsün tebrikler, ikinci elemente izin var. Zaten Jounin olmak demek birden fazla elementi kullanmak demek xD tabi özel jouninsen tek element üstüne yoğunlaşırsın herneyse xD
Aris'in bu ikisinde de tedbirli davranması doğru çünkü yeni admin oldu ve tam olarak nelere izin verdiğimi bilmiyor. Yaptığı yanlış değil, böylece herkesde nelerin doğru olduğunu görmüş oldu daha fazla uzatmayalım bu konuyu Aris'i dinleyin bilgilidir xD
İyi oyunlar ^^ | |
|